İran, Rusya ve Çin Nükleer Müzakereler İçin Tahran’da Bir Araya Geldi: Yeni Bir Dönem mi?

İran, Rusya ve Çin Nükleer Müzakereler İçin Tahran’da Bir Araya Geldi: Yeni Bir Dönem mi?

Özet: İran, Rusya ve Çin, Tahran’da bir araya gelerek nükleer müzakereleri ve İran’a uygulanan yaptırımları görüştü. Bu toplantı, uluslararası ilişkilerde yeni bir denge arayışının işareti olarak değerlendiriliyor.

İran, Rusya ve Çin’den üst düzey yetkililer, bugün Tahran’da bir araya gelerek nükleer anlaşmanın geleceği ve İran’a uygulanan uluslararası yaptırımların kaldırılması konularını masaya yatırdı. Toplantının amacı, 2015 yılında imzalanan ancak daha sonra ABD’nin tek taraflı olarak çekildiği Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak bilinen nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması için ortak bir zemin oluşturmak. Görüşmelerde, tüm tarafların yükümlülüklerini yerine getirmesi ve İran’ın nükleer programının barışçıl amaçlarla sınırlı kalmasının sağlanması üzerinde duruldu. Toplantının zamanlaması, Ukrayna savaşı ve küresel enerji krizi gibi faktörlerin etkisiyle daha da kritik bir hale geldi. Bu durum, uluslararası arenada yeni ittifakların ve iş birliği arayışlarının ön plana çıktığını gösteriyor.

[IMAGE:iran russia china meeting]

Nükleer Müzakerelerin Tarihsel Arka Planı

İran nükleer programı, 2000’li yılların başından itibaren uluslararası toplumun dikkatini çekmeye başladı. Batılı ülkeler, İran’ın nükleer programının askeri amaçlara yönelik olduğundan endişe duyarken, İran ise programının tamamen barışçıl olduğunu savundu. Bu süreçte, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından İran’a çeşitli yaptırımlar uygulandı. 2015 yılında, İran ile P5+1 ülkeleri (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya) arasında KOEP imzalandı. Anlaşma, İran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlaması karşılığında yaptırımların kaldırılmasını öngörüyordu. Ancak, 2018 yılında ABD Başkanı Donald Trump’ın anlaşmadan çekilmesi ve yaptırımları yeniden uygulamaya koymasıyla süreç sekteye uğradı. Bu durum, İran’ın da anlaşmadaki bazı yükümlülüklerini askıya almasına neden oldu.

KOEP’in Geleceği ve Yeni Müzakere Süreci

ABD’nin anlaşmadan çekilmesinin ardından, diğer taraflar anlaşmayı kurtarmak için çeşitli girişimlerde bulundu. Ancak, ABD’nin yaptırımları ve İran’ın nükleer faaliyetlerine devam etmesi, süreci zorlaştırdı. Joe Biden’ın ABD Başkanı seçilmesiyle birlikte, anlaşmaya geri dönme olasılığı yeniden gündeme geldi. Ancak, taraflar arasındaki görüş ayrılıkları ve karşılıklı talepler, müzakerelerin sonuç vermesini engelledi. Tahran’daki son toplantı, bu çıkmazı aşmak ve yeni bir müzakere süreci başlatmak için önemli bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Toplantıda, tüm tarafların esneklik göstermesi ve ortak bir zemin bulması gerektiği vurgulandı.

[IMAGE:iran nuclear deal]

Toplantının Bölgesel ve Küresel Etkileri

İran, Rusya ve Çin arasındaki bu toplantı, bölgesel ve küresel düzeyde önemli etkiler yaratabilir. Özellikle, Ukrayna savaşı nedeniyle Batı ile Rusya arasındaki gerginliğin arttığı bir dönemde, Rusya ve Çin’in İran ile iş birliği yapması, Batı’nın bölgedeki etkisini dengelemeye yönelik bir strateji olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, toplantının enerji piyasaları üzerindeki etkileri de önemli olabilir. İran’ın petrol ihracatının yeniden başlaması, küresel enerji arzını artırarak fiyatların düşmesine yardımcı olabilir. Ancak, bu durum aynı zamanda Suudi Arabistan gibi diğer petrol üreticisi ülkelerle rekabeti artırabilir.

Türkiye’nin Rolü ve Bölgesel Dengeler

Türkiye, İran ile komşu bir ülke olarak, bölgedeki gelişmelerden doğrudan etkilenmektedir. Türkiye, İran’ın nükleer programının barışçıl amaçlarla sınırlı kalmasını ve bölgede istikrarın sağlanmasını desteklemektedir. Aynı zamanda, Türkiye’nin Rusya ve Çin ile de yakın ilişkileri bulunmaktadır. Bu nedenle, Türkiye, bölgedeki dengeleri gözeterek, diplomatik girişimlerde bulunabilir ve çözüm sürecine katkı sağlayabilir. Türkiye’nin enerji güvenliği açısından da İran’ın önemi büyüktür. İran, Türkiye’nin doğal gaz ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılamaktadır. Bu nedenle, İran ile ilişkilerin geliştirilmesi, Türkiye’nin enerji arz güvenliği açısından kritik öneme sahiptir.

Ekonomik ve Toplumsal Yansımalar

İran’a uygulanan yaptırımlar, ülke ekonomisini olumsuz etkilemiş ve halkın yaşam standartlarını düşürmüştür. Yüksek enflasyon, işsizlik ve gelir dağılımındaki adaletsizlik, toplumsal huzursuzluğa neden olmuştur. Yaptırımların kaldırılması durumunda, İran ekonomisi canlanabilir ve halkın refah düzeyi artabilir. Ancak, bu durum aynı zamanda İran’daki siyasi ve ekonomik yapının da değişmesine neden olabilir. İran’ın Batı ile ilişkilerinin normalleşmesi, ülkedeki reform yanlısı güçlerin güçlenmesine ve daha açık bir toplumun oluşmasına katkı sağlayabilir.

İstatistiklerle İran Ekonomisi

Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, İran ekonomisi 2018-2020 yılları arasında önemli ölçüde küçülmüştür. Ancak, 2021 yılında petrol fiyatlarındaki artış ve bazı yaptırımların hafifletilmesiyle birlikte, ekonomi yeniden büyümeye başlamıştır. IMF, İran ekonomisinin 2022 yılında %3,5 oranında büyüyeceğini tahmin etmektedir. Ancak, enflasyonun yüksek seyretmesi ve yapısal sorunlar, ekonomik büyümenin önünde engel teşkil etmektedir. İran’da işsizlik oranı %12 civarında seyretmektedir. Genç işsizliği ise daha da yüksektir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik de önemli bir sorundur. En zengin %10’luk kesim, toplam gelirin %30’undan fazlasını elde etmektedir.

Farklı Bakış Açıları ve Değerlendirmeler

İran nükleer programı ve yaptırımlar konusunda farklı bakış açıları bulunmaktadır. Batılı ülkeler, İran’ın nükleer programının askeri amaçlara yönelik olduğunu ve bölgede istikrarsızlığa neden olduğunu savunmaktadır. Rusya ve Çin ise, İran’ın nükleer programının barışçıl olduğunu ve yaptırımların haksız olduğunu düşünmektedir. İran ise, nükleer programının tamamen barışçıl olduğunu ve enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla geliştirildiğini savunmaktadır. Ayrıca, İran, yaptırımların uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve ülke ekonomisine zarar verdiğini belirtmektedir. Bu farklı bakış açıları, çözüm sürecini zorlaştırmaktadır.

Uzman Görüşleri

Uluslararası ilişkiler uzmanlarına göre, İran nükleer sorunu, bölgesel ve küresel istikrar açısından büyük önem taşımaktadır. Uzmanlar, tüm tarafların diyalog yoluyla bir çözüm bulması gerektiğini ve askeri seçeneklerin felaketle sonuçlanabileceğini vurgulamaktadır. Ayrıca, uzmanlar, İran’ın bölgedeki rolünün göz ardı edilmemesi gerektiğini ve İran’ın bölgesel sorunların çözümünde yapıcı bir rol oynayabileceğini belirtmektedir. “İran’ın nükleer programı, sadece İran’ı değil, tüm bölgeyi ilgilendiren bir sorundur. Bu nedenle, tüm tarafların sorumluluk alması ve çözüm için çaba göstermesi gerekmektedir,” diyor Ortadoğu uzmanı Prof. Dr. Ahmet Keskin.

Sonuç: Yeni Bir Dönemin İşareti mi?

İran, Rusya ve Çin’in Tahran’daki nükleer müzakereleri, uluslararası ilişkilerde yeni bir dönemin işareti olabilir. Toplantının sonuçları, hem bölgesel hem de küresel dengeleri etkileyebilir. Tüm tarafların yapıcı bir tutum sergilemesi ve ortak bir zemin bulması, çözüm sürecini kolaylaştırabilir. Aksi takdirde, bölgedeki gerginlik artabilir ve yeni

Bu yazı 8 kez görüntülendi. Şu anda 1 kişi okuyor.