İstanbul’da Kritik Nükleer Zirve Öncesi Gerilim: İran’dan Zenginleştirme Resti
İstanbul’da Kritik Nükleer Zirve Öncesi Gerilim: İran’dan Zenginleştirme Resti
Özet: İran ile Almanya, İngiltere ve Fransa arasındaki nükleer müzakereler bugün İstanbul’da başlıyor. Zirve öncesinde İran, uranyum zenginleştirme faaliyetlerine devam edeceğini açıklayarak tansiyonu yükseltti. Bu durum, bölgedeki istikrar ve uluslararası ilişkiler açısından önemli sonuçlar doğurabilir.
İran ile Almanya, İngiltere ve Fransa (E3) arasındaki nükleer görüşmeler, bugün İstanbul’daki İran Büyükelçiliği’nde gerçekleştirilecek. Müzakerelerin amacı, İran’ın nükleer programı üzerindeki endişeleri gidermek ve 2015 yılında imzalanan Ortak Kapsamlı Eylem Planı’nı (JCPOA) yeniden canlandırmak. Ancak, görüşmelerden bir gün önce İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin devlet televizyonuna yaptığı açıklamalar, müzakerelerin zorlu geçeceğinin sinyallerini verdi. Arakçi, İran’ın uranyum zenginleştirme haklarından vazgeçmeyeceğini ve bu konunun müzakereye açık olmadığını vurguladı. Bu açıklama, uluslararası kamuoyunda endişe yaratırken, müzakerelerin seyrini de belirsizliğe sürüklüyor.
[IMAGE:iran nuclear talks]
Görüşmelerin Arka Planı ve Önemi
İran nükleer programı, uzun yıllardır uluslararası toplumun gündeminde önemli bir yer tutuyor. Batılı ülkeler, İran’ın nükleer programının barışçıl amaçlarla sınırlı kalmadığından ve nükleer silah geliştirmeye yönelik olabileceğinden endişe duyuyor. Bu endişeler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin İran’a yönelik bir dizi yaptırım kararı almasına neden oldu. 2015 yılında İran ile P5+1 ülkeleri (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya) arasında imzalanan JCPOA, İran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlandırarak, yaptırımların kaldırılmasını öngörüyordu. Ancak, 2018 yılında ABD’nin tek taraflı olarak anlaşmadan çekilmesi ve İran’a yönelik yaptırımları yeniden uygulamaya başlaması, anlaşmanın geleceğini tehlikeye attı.
ABD’nin anlaşmadan çekilmesi ve yaptırımların yeniden uygulanması, İran’ın ekonomik durumunu olumsuz etkiledi ve ülkeyi nükleer faaliyetlerini yeniden başlatmaya yöneltti. İran, JCPOA’da belirlenen sınırlamaları aşarak uranyum zenginleştirme oranını artırdı ve yeni nesil santrifüjler geliştirmeye başladı. Bu durum, uluslararası toplumda endişeleri daha da artırdı ve JCPOA’nın yeniden canlandırılması için diplomatik çabaları hızlandırdı. İstanbul’daki görüşmeler, bu çabaların bir parçası olarak görülüyor ve taraflar arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesi için önemli bir fırsat sunuyor.
Arakçi’nin Açıklamalarının Anlamı
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin uranyum zenginleştirme haklarından vazgeçmeyeceklerini açıklaması, müzakerelerin zorlu geçeceğinin açık bir göstergesi. Arakçi’nin bu açıklaması, İran’ın müzakerelerde taviz vermeyeceğini ve nükleer programını sürdürme kararlılığında olduğunu gösteriyor. İran’ın bu tutumu, Batılı ülkelerle arasındaki güven sorununu derinleştirirken, müzakerelerde bir uzlaşıya varılmasını da zorlaştırıyor. Ancak, Arakçi’nin açıklamalarının müzakere taktiği olarak da değerlendirilmesi mümkün. İran, müzakerelerde daha güçlü bir pozisyona sahip olmak ve daha fazla taviz koparmak için bu tür açıklamalar yapabilir.
Uzmanlar, Arakçi’nin açıklamalarının hem iç kamuoyuna yönelik bir mesaj hem de Batılı ülkelere yönelik bir uyarı niteliği taşıdığını belirtiyor. İran, iç kamuoyunda nükleer programın bir başarı hikayesi olarak sunulmasını ve uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin ülkenin egemenlik hakkı olarak görülmesini istiyor. Aynı zamanda, Batılı ülkelere de nükleer programdan vazgeçmeyeceğini ve yaptırımların devam etmesi halinde nükleer faaliyetlerini daha da artırabileceğini gösteriyor.
Türkiye’nin Rolü ve Bölgesel Etkiler
İstanbul’un bu kritik müzakerelere ev sahipliği yapması, Türkiye’nin bölgesel diplomasideki rolünü bir kez daha ön plana çıkarıyor. Türkiye, hem Batılı ülkelerle hem de İran ile iyi ilişkiler sürdürmeye çalışan bir ülke olarak, müzakerelerde arabulucu rolü üstlenebilir. Türkiye’nin taraflar arasındaki güveni artırma ve ortak bir zemin bulma çabaları, müzakerelerin başarılı bir şekilde sonuçlanmasına katkı sağlayabilir.
[IMAGE:turkey diplomacy]
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Ali Demir, “Türkiye’nin bu tür müzakerelere ev sahipliği yapması, ülkenin bölgesel ve uluslararası arenadaki önemini artırıyor. Türkiye, taraflar arasındaki iletişimi kolaylaştırarak, gerginliğin azaltılmasına ve çözüm bulunmasına yardımcı olabilir” şeklinde konuştu.
İran nükleer programı, sadece Batılı ülkeleri değil, bölgedeki diğer ülkeleri de yakından ilgilendiriyor. Özellikle Suudi Arabistan, İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler, İran’ın nükleer silah geliştirmesi halinde bölgedeki güç dengesinin değişmesinden ve kendi güvenliklerinin tehlikeye girmesinden endişe ediyor. Bu nedenle, İstanbul’daki müzakerelerin sonucu, bölgedeki istikrar ve güvenlik açısından büyük önem taşıyor.
Ekonomik ve Toplumsal Yansımalar
İran nükleer programı ve yaptırımlar, ülkenin ekonomisi üzerinde önemli bir baskı oluşturuyor. Yaptırımlar nedeniyle petrol ihracatı azalırken, enflasyon ve işsizlik oranları yükseliyor. Bu durum, İran halkının yaşam standartlarını olumsuz etkiliyor ve toplumsal huzursuzluğa yol açıyor. JCPOA’nın yeniden canlandırılması ve yaptırımların kaldırılması, İran ekonomisi için bir can suyu olabilir ve ülkenin yeniden uluslararası ekonomik sisteme entegre olmasını sağlayabilir.
Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, İran ekonomisi 2024 yılında %2,5 oranında küçüldü. Yaptırımların devam etmesi halinde, İran ekonomisinin 2025 yılında da küçülmeye devam etmesi bekleniyor. JCPOA’nın yeniden canlandırılması halinde ise, İran ekonomisinin kısa vadede toparlanması ve uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme trendine girmesi öngörülüyor.
Ancak, İran’ın nükleer programını sürdürmesi ve yaptırımların devam etmesi, sadece İran ekonomisi için değil, bölge ekonomisi için de olumsuz sonuçlar doğurabilir. Yaptırımlar nedeniyle ticaret hacmi azalırken, yatırımcılar bölgeden uzaklaşıyor ve ekonomik belirsizlik artıyor. Bu durum, bölgedeki diğer ülkelerin de ekonomik büyümesini olumsuz etkileyebilir.
Müzakerelerden Beklentiler ve Olası Senaryolar
İstanbul’daki müzakerelerden somut bir sonuç çıkıp çıkmayacağı henüz belirsiz. Taraflar arasındaki derin görüş ayrılıkları ve karşılıklı güvensizlik, müzakerelerin başarılı bir şekilde sonuçlanmasını zorlaştırıyor. Ancak, JCPOA’nın yeniden canlandırılması için diplomatik çabaların devam etmesi ve tarafların müzakere masasında kalması, umut verici bir işaret olarak değerlendiriliyor.
Müzakerelerden çıkabilecek olası senaryolar şunlar olabilir:
- JCPOA’nın yeniden canlandırılması: Taraflar, İran’ın nükleer faaliyetlerini sınırlandırması ve yaptırımların kaldırılması konusunda anlaşmaya varabilir. Bu senaryo, bölgedeki istikrar ve güvenlik açısından en olumlu sonuçları doğurabilir.
- Kısmi bir anlaşmaya varılması: Taraflar, bazı konularda uzlaşmaya varırken, diğer konularda anlaşmazlıklar devam edebilir. Bu senaryo, gerginliğin azaltılmasına katkı sağlayabilir, ancak sorunun tamamen çözülmesini sağlamayabilir.