Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’dan CNN Türk’te yeni teşvik sisteminin detaylarını anlattı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2025 20:49Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, CNN Türk canlı yayınında Göksu Öngören Özgür’ün gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Haberin Devamıİşte Bakan Kacır’ın açıklamalarından öne çıkan satır başları:
Dünyada sanayileşme yeniden önem ve hız kazandı. Küreselleşme adeta tersine dönüyor. Serbest ticaretten, liberal ekonomiden eskisi kadar söz edilmiyor. Bunun yerine daha fazla gümrük duvarlarından, ticarette korumacılıktan söz ediliyor. AK Parti hükumetleri döneminde son 23 yıl boyunca her zaman yatırımı sanayileşme üretimi ve ihracatı önceliklendirilen bir yaklaşım içinde olduk ve özellikle 2012’den 2025’e kadar uyguladığımız teşvik sistemiyle aslında Türkiye’nin dört bir yanında binlerce yatırımı hayata geçirdik.
Sayın Numan Kurtulmuş‘un yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı seçilmesini tebrik ediyorum. Umarım hayırlara vesile olur. İlk dönemki gibi yine çok başarılı hizmetlere vesile olur.
“TEŞVİKLERLE ÇOK SAYIDA YATIRIMIN HAYATA GEÇMESİNE VESİLE OLDUK”
Dünyada üretimin yeniden önem kazandığı stratejik değer kazandığı bir dönemdeyiz ve Türkiye olarak bu döneme 23 yılda aslında sanayileşmede attığımız adımlarla hazırlandık ve 12 yıldır uyguladığımız teşvik sistemi ile de Türkiye’de çok sayıda yatırımın hayata geçmesine vesile olduk. Yatırımla 1 milyon 400 bin kişinin istihdamı sağlandı. Bu aslında önceki teşvik sistemimizin önemli başarıları beraberinde getirdiğinin de bir ispatı. Dünyada teknoloji savaşının ticaret savaşının kızıştığı bir dönemdeyiz. Ülkelerin birbirine teknolojik ürünleri satmaktan imtina ettiği ya da başka ülkelerden ithalat yapmaktan artık daha fazla imtina ettiği, daha fazla gümrük duvarlarını yükselttiği bir dönemdeyiz. İşte biz de böyle bir döneme Türkiye’yi hazırlamak ve Türkiye yüzyılını inşa etmemizi hızlandıracak adımlar atmak üzere geçmiş tecrübenin de ışığında yeni bir yatırım teşvik sistemi inşa ettik. Bu sistemin iki ana unsuru var. Bir tarafta Türkiye’yi teknolojik atılım da hızlandırmaya amaçlıyoruz, bir diğer tarafta da yerel kalkınma hamlesi ile kalkınmayı 81 ilimize tüm bölgelerimize hızla yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Neleri destekleyeceğimizi hükümet olarak bakanlık olarak ilan ediyoruz. Teknoloji hamlesi kapsamında 1058 öncelikli ürünümüz var.
Bu ürünlere yönelik ARGE ve yatırım projelerini bir arada destekliyoruz. Yatırımcılarımızın hem TÜBİTAK hem KOSGEB hem bakanlık programlarından tek pencereden istifade etmesini sağlayacak bir mekanizma ile bu program kapsamında hem ARGE projelerini hem de üretime yönelik yatırım projelerini teşvik ediyoruz. Yatırımcılarımızın TÜBİTAK‘ın kapısını, KOSGEB’in kapısını ve bakanlığımızın kapısını ayrı ayrı çalmak yerine tek pencereden başvurmaları, teknoloji seviyesi yüksek ürünlerde katma değeri Türkiye’de oluşturacak şekilde ARGE projeleri ile bütünleşik yatırım projeleri hazırlamalarını çok değerli görüyorum. Bu açıdan teknoloji hamlesi programı Türkiye’nin milli teknoloji hamlesi yolculuğunu önemli bir bileşeni olacak. Bu programın aslında fragmanı niteliğindeki uygulamayı geçtiğimiz dönemde başlattık. Şimdi önümüzdeki dönemde bu çağrıları daha da hızlandıracağız ve hedefimiz nokta atışı bu 1058 teknoloji seviyesi yüksek ürününde yatırımları harekete geçirmek.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE YATIRIMLARIN HIZLANMASI DEMEK”
Sayın cumhurbaşkanımızın liderliğinde, sayın Devlet Bahçeli’nin öncülüğünde bir Terörsüz Türkiye projesini adeta Türkiye Yüzyılına atılacak bir imza olarak milletçe hayata geçiriyoruz. Terörsüz Türkiye 81 şehrimizde yatırımların hızlanması demek istihdamın üretimin ihracatın Türkiye’nin doğu illerinde, güneydoğu illerinde ve Anadolu’nun topyekün tüm şehirlerinde daha güçlü şekilde harekete geçmesi demek. Biz sanayileşmeyi Anadolu’ya daha hızlı yaygınlaştırmak istiyoruz ve bunun için hazırladığımız bir ulusal sanayi alanları master planı var. İlk etapta Samsun, Adana, Mersin hattında 32 yeni Sanayi bölgesi üzerine çalışıyoruz. Bu sanayi bölgelerinin bir özelliği var. Bunlar mevcut 368 organize sanayi bölgemizin ortalama büyüklüğünün on misli büyüklüğündeler. Buralarda sadece sanayi bölgeleri değil aslında mega endüstriyel kentler kurmak istiyoruz. İçinde konut alanlarının planlandığı ve özellikle Sanayi ve Teknoloji Kolejleri Anadolu’da yaygınlaştırmak istiyoruz. Samsun, Adana, Mersin hattında ve kuracağımız bu mega endüstriyel kentlerin tümü raylı sistemlerle limanlara bağlantısı sağlanmış böylelikle dünya pazarlarına rekabetçi şekilde geliştirdikleri ürettikleri ürünleri sanayicilerin sunma imkanına sahip olacağı bölgeler olacak.
“ARZUMUZ YERELDE KALKINMAYI GÜÇLENDİRMEK”
Bir kalkınma yolu projemiz var. Irak, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye olarak birlikte hayata geçirdiğimiz Irak’ın limanından Irak üzerinden Türkiye’ye bağlanan ve Türkiye’den de Avrupa’ya bağlanan bir hat üzerine çalışıyoruz. Zengezur koridoru üzerine çalışacağız tüm bunlar önümüzdeki dönemde kuracağımız yeni bölgeler. Her biri bir cazibe merkezi niteliğinde olacak. Bunları da teşvik sistemi ile güçlendireceğiz. Bu bölgelerdeki yatırımları hızlandırmaya dönük yatırımcılara daha güçlü teşvikler daha güçlü destekler vereceğiz ki sanayimiz Marmara bölgesinde sıkışıp kalmasın. Bahsettiğimiz istihdam destekleri azımsanmayacak ölçüde. Biz özellikle sosyo ekonomik gelişmişlik düzeyi en geride olan şehirlerimizde 14 yıl boyunca yatırımcılara çalışanlarının sigorta işveren paylarını ödeme taahhüt veriyoruz. On yıl boyunca da yine çalışanlarının sigorta primi çalışan paylarını biz bakanlık olarak ödüyoruz. Dolayısıyla arzumuz hem tersine göçü hızlandırmak hem yerelde kalkınmayı güçlendirmek. Bunu başardığımız da işte topyekün kalkınmayı doğudan batıya kuzeyden güneye hayata geçirmiş olacağız. Rize bizim çay başkentimiz. Doğu Karadeniz bölgesi, Türkiye’de çay üretiminin yapıldığı bölge ve bu işin merkezinde Rize var. Çay atıklarını daha yüksek katma değerli ürünlere dönüştürebiliriz. Çay atıklarından aktif karbon üretim sağlayabiliriz. Bu aktif karbon çok farklı sahalarda sektörlerde kullanılıyor. Arıtma tesislerinde biyogaz da yine ilaç üretiminde aktif karbon kullanır. Erzurum, Türkiye’de büyükbaş hayvancılıkta ilk üç şehrimizden biri ama halihazırda ayakkabı üretimine, çanta üretimine yönelik önemli ölçekte bir tesisimiz yok. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Erzurum’da bu tesisi hayata geçirmek istiyoruz. Sinop bizim son dönemde su ürünleri üretiminde atak yaptığımız bir şehir. Biz son beş senede Sinop’ta su ürünleri üretimini yıllık 25 bin tona çıkardık ve Türkiye’de balığın üretimi balık yağı üretimi konusunda ciddi bir altyapı sahibiyiz.
“DÜNYADA VERİMLİLİĞİN ANAHTARI DİJİTAL DÖNÜŞÜM”
Bugünün dünyasında verimliliğin anahtarı dijital dönüşüm ve dünyada özellikle endüstriyel robotların hızla çoğaldığı bir dönemdeyiz. 2030 yılına geldiğimizde Türkiye’nin fabrikalarında 200 bin robot çalışacak. Bizim hedefimiz bu. Böylelikle önümüzdeki dönemde dijital dönüşümden otomasyondan yapay zekadan ve bu sayede elde edeceğimiz rekabet gücünden istifade edeceğiz. Türkiye, Çin’den sonra Avrupa’ya kadar uzanan bu geniş kuşağın en üretken ülkesidir. En üretken derken iki parametreye bakıyoruz, bir en fazla ürün çeşidine sahip ülkeyiz, iki en fazla ülkeye ürünlerimizi ihraç eden ülkeyiz. Dolayısıyla aslında muazzam bir dinamizm var. Sanayimiz yapısal bir dönüşme de ihtiyacı var çünkü küresel rekabet çok hızlı. Bir Çin gerçeği var. Dolayısıyla hem ülkenin tüm ekonomik potansiyelini harekete geçirmek hem de dijital dönüşüm ve yüksek teknoloji yarışında hızlanmak zorundayız. Bunun ötesinde sahip olduğumuz muazzam bir konum var. Bütün lojistik ağların merkezinde Türkiye yani doğudan batıya, güneyden kuzeye uzanan tüm lojistik altyapının ulaştırma hatlarının tam merkez noktasındayız. Avrupa Birliği, Türkiye’nin kıymetini fark ediyor şu anda. Türkiye’nin sahip olduğu üretim yetkinliği ile genç nüfusuyla teknolojik kabiliyetleri ile Avrupa’ya katacak çok şey var. Bunun ilk adımlarını savunma sanayinde atmaya başladık. Türk savunma sanayinin yüksek teknoloji ürünlerini Avrupa birliği ülkeleri kullanmaya başladılar. Dolayısıyla Türkiye’nin Avrupa birliği perspektifi Avrupa Birliği ile yürüttüğü ortaklıklar önümüzdeki dönemde daha da güçlenecek. Bunun yanında Türkiye, Amerika’nın da önemli bir ticaret ortağı ve Türk-Amerikan ilişkilerinde de önümüzdeki dönemde ekonomide teknolojide yeni iş birliği adımlarını atılabileceğini değerlendiriyoruz. Öte yandan Asya ülkelerinin özellikle Çin’in yatırımcıları için Türkiye en doğru adres. Türkiye’de yatırımlarını hızlandırabileceklerini ve Türkiye’nin sunduğu imkanlardan yararlanabileceklerini görüyorlar. Son dönemde attığımız enerji adımlarıyla Türkiye’nin kendi doğalgazını, petrolünü denizlerinden ve topraklarından çıkarması Türkiye’de nükleer santralin yakında devreye girecek olması bütün bunlar Türkiye’nin Türkiye yüzyılı yolculuğunda sanayi ile ve küresel bir üretim merkezi ve arge üssü olma kimliğiyle öne çıkacağını gösteriyor.
“MANİSA OSB‘DE ÇALIŞAN SAYISI 90 BİNE YAKLAŞACAK”
6 Şubat depremlerinden bu yana iki yıl üç aylık bir zaman diliminde depremzedelerimize TOKİ’nin inşa ettiği ve teslim ettiği konut sayısı 200 binden fazla, bu yıl sonuna geldiğimizde 450 bine erişmesi hedefleniyor. Bütün bunlar aslında bizim hükümetlerimizin attığı çok kıymetli adımlar. Biz istiyoruz ki, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak özellikle organize Sanayi bölgelerinde çalışanlarımız konforlu bir yaşam imkanına sahip olsunlar, yürüyerek işyerlerine gidip gelme imkanına sahip olsunlar. Çocukları için kurulan okullar hizmet verebiliyor olsun. Organize Sanayi bölgelerinin yanı başlarında lojman bölgeleri oluşturmaya başladık ve ilk adımı Manisa’da attık. Birinci yılın sonunda 2 bine yakın konut teslim edeceğiz ve peşinden yeni temelleri de atarak nihai sayıyı 15 bine çıkaracağız. Manisa OSB‘de halihazırda 60 bine yakın çalışanımız var ve yeni yatırımlar var bu bölgede bu sayının 90 bine yaklaşmasını öngörüyoruz. Bu yıl aile yılı. Çocuklu ailelere öncelik tanınmasını da amaçlıyoruz. Bu kurallar ilan edilecek ve bu kurallara göre her bir üretim tesisi her bir fabrika çalışan sayısına oranlı olarak sahip olduğu imkanı çalışanlarına kullandırabilecek. Buradaki ana fikir şu hem kira maliyetleri yüksek olmadığı için çalışanlarımız mutlu olacak, hem çalışanların masrafları yükselmediği için işverenler mutlu olacak. Gaziantep’te, Adana’da, Mersin’de ve Konya’da hazırlıklar sürüyor. İnşallah önümüzdeki dönemde peşi sıra bu adımları atacağız.
“TÜRKSAT 6A’DA YÜZDE 80’İN ÜZERİNDE BİR YERLİLİK ORANIMIZ VAR”
En son Türksat 6A’yı devreye aldık. Biz geliştirici üretici taraf olarak Türksat‘a ilk milli haberleşme uydumuz olan Türksat 6A’yı devrettik artık onlar işletecekler. Biz Türksat 6A’yla çıtayı yükselttik. Türksat 6A’da yüzde 80’in üzerinde bir yerlilik oranımız var. Tüm testlerini Türkiye’de yaptık Türkiye’de Ankara’da uydu sistemleri entegrasyon ve test merkezimiz mükemmel bir merkez yurt dışına muhtaç olmaksızın Türkiye kendi uydularını geliştiriyor üretiyor. Bunu yapan kaç ülke var, 11 ülke var. Türkiye ilk 11’de uzay teknolojilerinde. Önümüzdeki dönemde hem uydu projeleri ile hem uzaya bağımsız erişime yönelik yani günü geldiğinde kendi uydularımızı kendi roketlerimizle fırlatacağımız, kendimize ait bir uzay limanına sahip olmayı da kapsayacak planlar üzerine çalışıyoruz. Ve bir uzay sanayi ekosistemi kuruyoruz. Artık sona doğru yaklaşıyoruz, fırlatma anlaşmamızı Space X’le imzaladık. Bunu ilk kez söylemiş oldum burada.
Haberle ilgili daha fazlası:#Mehmet Fatih Kacır#CNN TÜRK#Açıklama
Bu Haber Hurriyet.com.tr’den Alıntılanmıştır. Kaynak: https://hurriyet.com.tr/