Suriye’de Bölünme Tehlikesi mi? HTŞ’nin Yükselişi ve Yeni İç Savaş Senaryoları

Suriye’de Bölünme Tehlikesi mi? HTŞ’nin Yükselişi ve Yeni İç Savaş Senaryoları

Özet: Suriye’de devam eden çatışmalar ve siyasi çıkmaz, ülkenin bölünme veya yeni bir iç savaşla karşı karşıya kalabileceği endişelerini artırıyor. Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) kökenli yeni yönetime duyulan güvensizlik ve bölgesel aktörlerin müdahaleleri, durumu daha da karmaşık hale getiriyor.

Suriye, 2025 yılı itibarıyla, iç savaşın yarattığı derin yaraları sarmaya çalışırken, yeni bir krizle karşı karşıya. Halihazırda devam eden çatışmalar ve siyasi müzakerelerdeki tıkanıklık, ülkenin geleceği hakkında ciddi endişeler yaratıyor. Özellikle, kökleri radikal İslamcı Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ)’ye dayanan yeni yönetimin kontrolü ele geçirmesi, azınlık grupları ve onların destekçisi olan bölge ülkelerinde büyük bir güvensizlik ortamı oluşturdu. Bu durum, Suriye’nin bölünme veya yeni bir iç savaşla karşı karşıya kalabileceği senaryolarını gündeme getiriyor. Bu makalede, Suriye’deki mevcut durumu, tarihsel arka planını, toplumsal ve ekonomik etkilerini derinlemesine inceleyeceğiz.

[IMAGE:syria conflict]

Suriye’deki Çatışmaların Arka Planı ve HTŞ’nin Yükselişi

Suriye iç savaşı, 2011 yılında Arap Baharı’nın etkisiyle başlayan protestolarla fitillendi. Rejim güçlerinin göstericilere karşı şiddetli müdahalesi, kısa sürede silahlı çatışmalara dönüştü. Ülke, farklı etnik ve dini grupların yanı sıra, dış güçlerin de dahil olduğu karmaşık bir savaş alanına dönüştü. Bu süreçte, El Kaide bağlantılı olan ve daha sonra Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) adını alan radikal İslamcı gruplar, özellikle İdlib ve çevresinde güç kazandı. HTŞ, zamanla bölgedeki diğer muhalif grupları tasfiye ederek kontrolü ele geçirdi ve kendi yönetimini kurdu.

HTŞ’nin yükselişi, Suriye’deki dengeleri önemli ölçüde değiştirdi. Bir zamanlar terör örgütü olarak kabul edilen HTŞ, son yıllarda imajını düzeltmeye ve daha ılımlı bir görüntü sergilemeye çalışıyor. Ancak, birçok ülke ve uluslararası kuruluş, HTŞ’nin geçmişi ve ideolojisi nedeniyle bu örgüte hala şüpheyle yaklaşıyor. HTŞ’nin kontrolündeki bölgelerde yaşayan azınlık grupları ise, örgütün baskıcı politikalarından endişe duyuyor.

[IMAGE:hts syria]

Bölgesel Aktörlerin Rolü ve Suriye’deki Güç Dengesi

Suriye iç savaşı, sadece ülke içindeki aktörlerle sınırlı kalmadı. Başta Türkiye, Rusya, İran, ABD ve Suudi Arabistan olmak üzere birçok bölgesel ve küresel güç, Suriye’deki olaylara doğrudan veya dolaylı olarak müdahil oldu. Her bir aktörün, Suriye’deki farklı grupları desteklemesi ve kendi çıkarlarını gözetmesi, savaşın daha da karmaşık hale gelmesine neden oldu.

Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde, kendi sınır güvenliğini sağlamak ve Kürt grupların kontrolündeki bölgeleri engellemek amacıyla askeri operasyonlar düzenledi. Rusya, Esad rejimine verdiği destekle, rejimin ayakta kalmasını sağladı ve ülkedeki askeri varlığını güçlendirdi. İran ise, Şii milisler aracılığıyla Suriye’deki nüfuzunu artırmaya çalışıyor. ABD, IŞİD’le mücadele bahanesiyle Suriye’de askeri varlığını sürdürüyor ve Kürt gruplara destek veriyor. Suudi Arabistan ise, Sünni grupları destekleyerek İran’ın nüfuzunu dengelemeye çalışıyor.

Suriye’nin Bölünme İhtimali ve Yeni İç Savaş Senaryoları

Suriye’deki mevcut durum, ülkenin bölünme veya yeni bir iç savaşla karşı karşıya kalabileceği senaryolarını güçlendiriyor. HTŞ’nin kontrolündeki İdlib ve çevresi, Kürt grupların kontrolündeki kuzeydoğu bölgesi ve rejimin kontrolündeki diğer bölgeler arasında derin bir ayrılık bulunuyor. Bu bölgeler arasındaki siyasi, ekonomik ve sosyal farklılıklar, ülkenin birliğini tehdit ediyor.

Eğer siyasi müzakerelerde bir ilerleme sağlanamaz ve farklı gruplar arasında bir uzlaşıya varılamazsa, Suriye’nin bölünmesi veya yeni bir iç savaşın patlak vermesi kaçınılmaz olabilir. Bu durumda, ülkenin geleceği belirsizliğe sürüklenecek ve bölgedeki istikrarsızlık daha da artacaktır.

Suriye’deki İnsani Kriz ve Toplumsal Etkiler

Suriye iç savaşı, milyonlarca insanın hayatını olumsuz etkiledi. Yüz binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Ülke içindeki yerinden edilmiş insanlar (IDP’ler) ve komşu ülkelere sığınan mülteciler, büyük bir insani krizle karşı karşıya. Türkiye, yaklaşık 4 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaparak, bu krizin en çok etkilenen ülkelerinden biri oldu.

Savaş, Suriye toplumunda derin travmalara neden oldu. Aileler parçalandı, çocuklar eğitimden mahrum kaldı, sağlık hizmetleri çöktü. Ülkenin ekonomik altyapısı büyük ölçüde tahrip oldu ve işsizlik arttı. Savaşın yarattığı toplumsal ve ekonomik sorunlar, Suriye’nin geleceği için büyük bir tehdit oluşturuyor.

Ekonomik Çıkmaz ve Yeniden Yapılanma Zorlukları

Suriye ekonomisi, iç savaşın etkisiyle büyük bir çöküş yaşadı. Üretim azaldı, ticaret durma noktasına geldi, enflasyon yükseldi. Ülkenin yeniden yapılanması için milyarlarca dolarlık bir yatırım gerekiyor. Ancak, siyasi istikrarsızlık ve güvenlik sorunları, yabancı yatırımcıların Suriye’ye gelmesini engelliyor.

Suriye’nin yeniden yapılanması, sadece ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda siyasi ve toplumsal bir mesele. Farklı gruplar arasında bir uzlaşı sağlanmadan ve ülkedeki güvenlik durumu iyileştirilmeden, ekonomik kalkınma mümkün olmayacaktır. Uluslararası toplumun, Suriye’ye yönelik yardımları artırması ve ülkenin yeniden yapılanmasına destek vermesi gerekiyor.

Türkiye’nin Suriye Politikası ve Bölgesel Güvenlik

Türkiye, Suriye iç savaşının başından beri, ülkedeki olaylara aktif olarak müdahil oldu. Türkiye’nin Suriye politikası, kendi sınır güvenliğini sağlamak, Kürt grupların kontrolündeki bölgeleri engellemek ve Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapmak gibi çeşitli hedeflere odaklanıyor. Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde, kendi kontrolünde olan güvenli bölgeler oluşturdu ve bu bölgelerde yaşayan Suriyelilere destek veriyor.

Türkiye’nin Suriye politikası, zaman zaman eleştirilere neden olsa da, Türkiye’nin bölgedeki istikrarı sağlamak ve insani krizi hafifletmek için önemli bir rol oynadığı söylenebilir. Ancak, Suriye’deki karmaşık durum ve farklı aktörlerin çıkarları, Türkiye’nin Suriye politikasını zorlu bir hale getiriyor.

Uluslararası Toplumun Rolü ve Çözüm Arayışları

Suriye’deki krizin çözümü, sadece ülke içindeki aktörlerin değil, aynı zamanda uluslararası toplumun da sorumluluğunda. Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kuruluşlar, Suriye’de ateşkesin sağlanması, siyasi müzakerelerin yeniden başlatılması ve insani yardımların ulaştırılması için çaba gösteriyor. Ancak, farklı ülkelerin çıkarları ve Suriye’deki karmaşık durum, çözüm arayışlarını zorlaştırıyor.

Uluslararası toplumun, Suriye’ye yönelik daha kapsamlı ve koordineli bir yaklaşım geliştirmesi gerekiyor. Siyasi müzakerelerin desteklenmesi, insani yardıml

Bu yazı 3 kez görüntülendi. Şu anda 1 kişi okuyor.