Bir zamanlar gülüşleriyle evi şenlendiren, umut dolu bir aileydiler

Bir zamanlar gülüşleriyle evi şenlendiren, umut dolu bir aileydiler…

İlyas Akkaya, mesleğini değiştirip çocuklara ışık olmayı seçmişti. Eşi Gamze ve minik oğulları Çınar’la birlikte kurdukları yuva, sevginin en saf halini yansıtıyordu. Ancak 6 Şubat sabahı, Antakya’yı sarsan deprem bu güzel aileyi bizden kopardı.
Artık fotoğraflarda kalan gülüşleriyle hatırlanacaklar…
Ruhları ışıklar içinde uyusun.Türkiye’nin hafızasına kazınan, yüreklerde derin izler bırakan kara bir gün.
Saat 04.17’de Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki deprem, saniyeler içinde 11 ili etkileyen büyük bir yıkıma dönüştü. Ardından gelen 7.6 büyüklüğündeki ikinci deprem ise ayakta kalabilen umutları bile yerle bir etti. Antakya, Adıyaman, Hatay, Gaziantep, Malatya, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Diyarbakır, Osmaniye, Kilis ve Elazığ… Her biri sessizliğe bürünmüş, acının merkezi haline gelmişti.
Binlerce bina yerle bir olurken, soğuk kış sabahında insanların feryatları gökyüzüne yükseliyordu.
Bir yanda yakınlarını arayanlar, diğer yanda elleriyle enkazı kazıyarak bir umut ışığı arayan kahramanlar…
O an, zaman durmuştu. Şehirler adeta nefesini tutmuş, enkaz altındaki her ses, bir ülkenin umuduna dönüşmüştü.
Yurdun dört bir yanından binlerce insan seferber oldu; askerler, madenciler, sağlıkçılar, gönüllüler, itfaiyeciler…
Hepsi aynı amaç için oradaydı: Bir can daha kurtarmak.
Ama bazı hikâyeler, kurtuluşla değil, gözyaşıyla son buldu.
Tıpkı Antakya’da enkaz altında kalan o güzel aile gibi…
İlyas Akkaya, yıllarını polisliğe adamış, 2021’de öğretmenliğe geçerek çocuklara umut aşılamayı seçmişti.
Eşi Gamze Akkaya ve minik oğulları Çınar’la birlikte sevgi dolu bir hayat kurmuşlardı.
Birlikte kurdukları o sıcacık yuvada, kahkahalar yankılanırdı.
Ancak 6 Şubat sabahı, kaderin en acı yüzüyle karşılaştılar.
Depremin vurduğu o karanlıkta, hayalleri de sessizliğe gömüldü.
Artık fotoğraflarda gülümseyen yüzleriyle, güzel anılarıyla hatırlanacaklar.
Bu büyük felaket, sadece binaları değil, milyonlarca insanın kalbini de yıktı.
Fakat enkazın altından yükselen her “ses”, bir milletin dayanışma gücünü de gösterdi.
Birlik olduk, el ele verdik, ağladık ama ayağa kalktık.
6 Şubat, unutmamamız gereken bir tarih…
O gün kaybettiklerimizi değil, onlardan aldığımız umudu yaşatmalıyız.
Çünkü her yıkımın ardından, yeniden doğacak bir umut vardır.Ve biz, o umudu hep birlikte yaşatacağız.